Anasayfa / Makaleler / SEN KİM? KİLİS VALİSİNE AHKÂM KESMEK KİM?

SEN KİM? KİLİS VALİSİNE AHKÂM KESMEK KİM?

(Article 014-30.08.2014)

Bugün gazetenin birinde bir yazı gözüme ilişti. Yazıyı kaleme alan Hıncal Uluç.

Konu ise Kilis’te bulunan Kemaliye İlkokulu’nun camiye çevrilmesi. Usta yazar, kalemini eline almış bir sağa bir sola resmen sallamış durmuş.

Hıncal Uluç’un “ben orada okudum” dediği yerde bende okudum.

İki katlı taş binanın hemen yanı başında bir küçük camii ve çok hoş bir minaresi vardı. Hatta küçükken bilmiyordum sonradan öğrendim, meğerse benim okuduğum sınıf caminin bizzat kendi binasıymış.

Bu okul binası 1841 yılında Cudi Mehmet Paşa tarafından önce camii olarak, daha sonraki yıllarda ise yanına eklenen medrese ile birlikte 63 yıl boyunca camii ve medrese olarak hizmet vermiş. 1904 yılında ise özel ana mektebi olarak kullanılmaya başlanmış. 1924’de okulun adı “İkinci Kız Okulu”, sonra “İkinci Okul” daha sonra da “Necip Asım Okulu” olarak değiştirilmiş. 1930 yılında ise “Kemaliye” adını almış. Tarihi bir eser niteliği taşıyan okul bahçesinin bir köşesinde 1841 yılının izini taşıyan cami minaresi günümüze kadar gelmiş.

Hıncal bey yazısında diyor ki; “Kilis’ten tüylerimi ürperten bir mail aldım. Şakası bile kötü.. Onun için hemen köşeme alıyorum, Kilis Valisi’ne sormak için. Doğru mu bu Sayın Valim? Kemaliye ilkokulu cami yapılacakmış. Zaten Kemaliye okulunun etrafında yeteri kadar cami var. Elhamdülillah Müslümanız. Kilis’te onlarca cami var ve hala da yapılıyor ama inanın camilerde yeteri kadar namaz kılan insan olmuyor. Kilis’te gerçekten cami çoktur. Yenisi gerekiyorsa, yapılacak yer de çoktur. Sevgili Kilis’imin sembolü okulu, benim okulumu devşirmek niye?”

Şimdi bu yazının neresini düzelteyim diye düşünüyorum da işin içinden çıkamıyorum.

Öncelikle bu okulun bahçesi genişletilsin diye camiinin minaresi dışında geri kalan kısmı zaten vakti zamanında yerle bir edilmiş. Tarihi eserleri yıkıp onun yerine anlamsız betonarme binalar yapılması genel bir şehircilik mantığı olduğundan bu tarih talanına o yıllarda hiç kimse ses çıkarmamış. Tarihin ve eski eserlerin önemi yeni yeni anlaşılmaya başladı da insanların duyarlılığı birazcık olsun arttı. Bunun örnekleri Türkiye’de oldukça fazla. Taksim’de 1780 yılında inşa edilen muhteşem güzellikteki Topçu Kışlası’nı yerle bir edip onun yerine Gezi Parkı denilen uyuşturucu temin merkezini inşa eden, Boğaz’a sahil yolu inşa edilirken yolu elli metre sağa kaydırıp iki tane ev yıkacağı yerde Yıldırım Bayezid’ın eseri olan Anadolu Hisarı’nın duvarlarını yıkıp yol açan, ya da Dolmabahçe Sarayı’nın ahırlarını yıkıp onun yerine Dolmabahçe Stadyumu’nu yapan Cumhuriyet tarih anlayışına ne demeli? Maalesef Cumhuriyet tarihi bu tür tarihsel katliamlarla dolu. Bugün dünyanın kültürel miras listesinde en üst sıralarda yer alan ve mavi çinilerinin güzelliğinden dolayı Blue Mosque olarak isimlendirilen Sultanahmet Camii’nin 1940’lı yıllarda kışla olarak kullanılmasını hiç aklınız alıyor mu? Lâik Cumhuriyet’in çağdaşlıktan anladığı maalesef Osmanlı’ya ait ne varsa yakıp yıkmak, yok etmek.

Her şeyden önce Kemaliye İlkokulu’nun camiye dönüştürülmesi diye bir şey söz konusu değil, çünkü okulun mimari ve fiziki durumu buna zaten müsait değil. İkincisi 55 yıldan beri Kilis’e gitmeyen Sayın Uluç’un sanırım hafızası oldukça silinmiş, okul binası ile eski camii arasında bayağı bir mesafe söz konusu. Yani iki bina birbirinden bağımsız. Peki 1841 yılında bu camiyi inşa ettiren Cudi Mehmet Paşa’nın hakkı ne olacak? Bu adamın yaptırdığı caminin yerinde şu an minaresi hariç yeller esiyor. Bu caminin aslına uygun olarak inşa edilmesi Kilis için bir kayıp değil, aksine kazançtır.

Kilis’ten 1.187 kilometre ötede yaşayıp, Kilis’i görmeden kalem sallamak, Vali’ye hesap sormak işte böyle oluyor. Kilis’in merkez nüfusu yaklaşık 100 bin. Ancak son üç yıldan beri Suriye’den gelen mültecilerden dolayı Kilis’in nüfusu 250 bine yaklaşmış durumda. Sayın Uluç, yaz aylarını genelde Bodrum’da geçirdiği için Kilis’teki camilerin durumunu sanırım Bodrum camileri ile karıştırıyor. Anadolu’nun bu sınır şehrindeki camilerde hemen her vakit iğne atsanız yere düşmez. Ayrıca yesinler sizin Müslümanlığınızı.

Vali Beye hesap sorma meselesine gelince, şu an Kilis Valiliği görevini icra eden Süleyman Tapsız, bugüne kadar bu şehirde görev yapan en başarılı devlet adamıdır. Kilis’in hemen yanı başında Suriye alev alev yanıyor. Kilis’teki iki kampta onbinlerce insan yaşam mücadelesi veriyor. Kampta kalan insanların yiyeceği, içeceği, temel ihtiyaçları nasıl karşılanıyor bunu hiç kimse düşünmüyor. Türkiye, Öncüpınar ve Beşiriye kamplarında destan yazmaktadır. Ve bu destanın mimarı şüphesiz Kilis Valisi’nin kendisidir. Savaştan kaçan, çoluğunu çocuğunu kapıp mayınlı sahada yürüyerek Türkiye Cumhuriyeti devletine sığınan yüzbinlerce insana üç yıldan beri inanılmaz bir özveri ile hizmet verilmektedir.

Suriyelerin tamamı Kilis Valisi’ni Türkiye Cumhuriyeti valisi olarak değil, kendi valileri olarak görmektedir. Bu insanlara sağlık dahil her türlü sosyal ve psikolojik destek hizmetleri sunulmakta, kreş, anaokulu, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite eğitim imkânı sağlanmakta, mültecilere Türkçe öğretilmektedir. Kilis’teki devlet hastanesine yolunuz düşerse lütfen gidin görün. Bu hastane de Türk vatandaşları ile Suriyeliler hiçbir ayrım gözetilmeksizin sağlık hizmetlerinden faydalanmaktadır. Türkiye, büyük ve güçlü bir ülke olmanın tüm unsurlarını Kilis’te sergilemektedir.

Savaştan dolayı eli ayağı kopan, en yakınlarını kaybeden, evinden barkından olan, yarınından değil bugününden bile endişe eden insanlara sadece Türkiye sahip çıkmıştır. Hıncal Uluç beyin olayın ne olduğunu anlamadan soru sorma nezaketsizliğini gösterdiği Kilis Valisi Süleyman Tapsız, işte bu kadar önemli işlerle uğraşıyor.

Bu memleketin suyunu içip ekmeğini yiyen insanların, memleketin bu ücra köşesinde Türkiye Cumhuriyeti devletini en iyi şekilde temsil eden Kilis Valisi’ne ve Kilis Valiliği’ne yardım etmesi gerekmez mi?

Kamplarda dünyaya gelen minicik bebeklerin bezini, mamasını çorabını, patiğini ve Kilis değimiyle “zıbınını” bile eksik etmeyen bu değerli Vali’ye soru sormak, kusura bakmayın ama hiç kimsenin haddine değildir.

Bunada Bakın

SİZLER; MUSTAFA KEMAL’İN DEĞİL ASKERLERİ, İTİNİN PİSLİĞİ BİLE OLAMAZSINIZ…

(Article 258 – 05.09.2019) Son dönemde Türkiye’de yaşanan bazı olaylar toplumun giderek kutuplaştığını ve bu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hacker Blog Hack Haber