(Article 259 – 05.03.2020)
Son dönemde Türkiye’de yaşanan bazı olaylar toplumun giderek kutuplaştığını ve bu kutuplaşmanın tarif edilemez derecede kin ve nefrete dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Toplumsal hazımsızlık had safhada. Hiç kimse alttan almıyor. “Bizim mahalle” ve “öteki mahalle” kavramı derinden derine yeni hizipleşmeler yaratıyor. Şahsım adına konuşayım, ben milliyetçi muhafazakâr anlayışa sahip bir kişiyim. Ama Ahmet Kaya dinler, Nazım Hikmet şiirlerini okur, Livaneli’den keyif alır, buna aksi davrananları da eleştiririm. Fakat gel gelelim ki karşı mahallede aynı anlayışı görebilmek mümkün değil. Necip Fazıl’dan, Sezai Karakoç’tan nefret eden, sırf Erdoğan’ın yanında durdu diye rahmetli Fuat Sezgin hocayı bile hakaretle yad eden hastalıklı bir kafa yapısıyla karşı karşıyayız.
Bu kafayı çözümlemek inanın mümkün değil.
Türkiye’de birini yok etmek ve itibarsızlaştırmak için o kişinin vatan haini, namussuz, şerefsiz, ırz düşmanı, kulampara, dolandırıcı, arsız ve üçkâğıtçı olmasına gerek yok. Toplum nezdinde lekelenmeniz için transseksüel, biseksüel ve lezbiyen olmanızda da hiç bir sıkıntı yok. Hatta bu özellikler bir nevi itibar ve ayrıcalık göstergesi olarak kabul edilip, laik ve demokratik Cumhuriyet’in çağdaş bir yansıması olarak da lanse edilebiliyor. Kendini modacı olarak tanıtan bir zatın ibneliğini açıkta sergilediğini, Mustafa Kemal resimli tişört giyip laik Cumhuriyet çocuğu olmaktan onur ve gurur duyduğunu ifade ettiği görüntüler halâ hafızalarımızda.
Bu özelliklerin hepsini uhdenizde çok rahatlıkla taşıyabilir ve göğsünüzü gere gere “Beyler bayanlar! İşte ben yukarıda özelliklerin tamamına tek başıma sahibim, ben süzme bir şerefsizim” de diyebilirsiniz.
Çıkın Gezi Parkı’na, yakın belediye otobüsleri, patlatın polis arabalarını, kırın dükkân ve mağazaların camlarını ve sonra da atın o sihirli sloganınızı; “MUSTAFA KEMALİN ASKERLERİYİZ“.
Yahu arkadaş sizler ne ayaksınız?
Sizler; yurtdışı seyahatleriniz sırasında ziyaret ettiğiniz kilise ve sinagoglarda Hristiyanlığın ve Yahudiliğin her türlü dini ritüellerine karşı son derece saygılı olabilirken, ezan-ı Muhammedî’ye, namaza, oruca, kurban kesimine saygısızlık ve hakaret konusunda birbirinizle adeta yarışmıyor musunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse sizler; para ve güç sahiplerine karşı son derece korkak, ancak mütedeyyin insanlara küfür ve hakaret konusunda son derece cesaretlisiniz.
Sizler; Suriye’de milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden, katleden, gelişi güzel bombalayan ESED ve avenesine destek veren, ona kol kanat geren vatan haini alçaklar değil misiniz?
Sizler; bu ülkenin ordusu Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve daha birçok noktada devletin bekası için varlık mücadelesi verip şehitler verirken, “Ne işimiz var Libya’da? Ne işimiz var Suriye’de? Ne işimiz var Katar’da? Ne işimiz var Sudan’da Somali’de?” diye konuşup duran ve Meclis kürsüsünden Cumhurbaşkanı’ndan Milli Savunma Bakanı’na kadar küfür ve hakaret eden it sürüleri değil misiniz?
Sizler; Anıtkabir’e gittiğinizde haşa Tanrı’nın huzuruna çıkmış gibi son derece saygılı bir duruş sergilerken, Doğu Roma İmparatorluğu’nu tarihe gömüp İstanbul’u bir Türk-İslam beldesi haline dönüştüren Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesinde her türlü hakareti yapabilecek kadar şeref ve haysiyet yoksunları değil misiniz?
Sizler; asker ve polis katili PKK ve HDP mensuplarıyla işbirliği yapabilecek kadar alçakça bir tutum sergilerken, devletin polisine; “bu işi yapacağına git namusunla fahişelik yap” diyebilecek kadar edepsizler değil misiniz?
Sizler; Mustafa Kemal’e tanrılık ve peygamberlik vasfını verebilecek kadar inançsız, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’i sübyancılıkla suçlayacak kadar kafir değil misiniz?
Sizler; evli ve çocuklu olduğu halde “Atatürk’ün beni becermesini ve ondan çocuk sahibi olmayı çok arzulardım” diyebilecek kadar ahlaksız ve hayasız, ancak otobüs ve metrobüslerde seyahat eden başı örtülü genç kızlarımıza her türlü hakareti yapabilecek kadar hadsiz ve pervasızlar sürüsü değil misiniz?
Sizler; “sevişirim elletmem hamile kalırım evlenmem, diktatör değil vibratör istiyoruz” şeklinde pankart açıp Beyoğlu sokaklarında eylem yapan kendini kaybetmişlerden değil misiniz?
Sizler; birahanelerde, gece kulüplerinde ve ülkenin en gözde tatil ve eğlence mekânlarında yudumladığınız rakı ve biraları “Lâik Türkiye” etiketiyle afişe edebilecek kadar görgüsüz, ancak oruç tutan Müslümanlar için “açlıkla terbiye oluyor örümcek kafalılar” diyen hadsizler değil misiniz?
Sizler; kerhane açılışlarında kurban kesebilecek kadar şaşkın, ancak İslam’ın her türlü değerlerini ayaklar altına alan ahlaksızlar değil misiniz?
Sizler; saman, domates ve patlıcan üzerinden siyaset yapabilecek kadar basit ve çapsız, ancak savunma sanayi konuları başta olmak üzere Türkiye’nin önemli bir teknoloji üreticisi ülke olmasını kabullenemeyen hazımsızlar değil misiniz?
Sizler; “Atatürk kuru fasulyeyi nasıl yerdi, nasıl uçardı, nasıl kaçardı?” tarzında hazırlanan hikâye kitabı tarzındaki çiziktiriklere 2500 TL verecek kadar beyinsiz, ancak bir fakire 10 TL sadaka vermeyen vicdansızlar değil misiniz?
Sizler; sosyal medya hesaplarınızda isimlerinizin başına T.C. rumuzu koyunca kendisini milliyetçi ve vatansever zanneden, ancak bu ülkenin geleceği için şehit düşen vatan evlatlarını zerre kadar önemsemeyen acımasızlar tayfası değil misiniz?
Sizler; “Atatürk’ün yemek masasında 30 kral, 70 prens vardı” masalına inanabilecek kadar ebleh, ancak tüm dünya liderlerince “yüzyılın oyun kurucusu” olarak tanımlanan Erdoğan’ı küçümseyen “kör ve sağırlar” değil misiniz?
Sizler; Mustafa Kemal için mevlit ve kaside yazabilecek kadar kafayı sıyıran, ancak “Hz. Muhammed, Hatice ile evlenip parayı bulunca peygamberliğini ilan etti” diyebilen Allah ve din düşmanı ateist ve deist güruhlar değil misiniz?
Sizler; Müslümanları kışkırtmak için deniz kenarında bikini ile namaz kılma şaklabanlığını sergileyen, oruç tutmadığı halde orucu ve ramazanı aşağılamak için yemek masasına rakı koyup bu çirkinliği sosyal medya hesaplarınızda paylaşan edepsizler değil misiniz?
Sizler; 15 Temmuz gecesi darbe yapan alçak Fethullah Gülencilerden medet umabilecek kadar aciz, ancak Erdoğan’dan kurtulma uğruna ülkenizi ateşe atabilecek vatan hainleri değil misiniz?
Sizler; Küçükçekmece’de tecavüz edilen 11 yaşındaki küçük bir kız çocuğunun ardından: “ailesi de AK Partiliymiş bu yaşta tecavüze uğramayı hak etmiş” şeklinde tweet atan ve bu aşağılık tweet mesajını beğenen alçaklar değil misiniz?
Sizler; Nişantaşı sokaklarında fular takıp, pipo tüttürünce statü atladığını zanneden, ancak öküzün yavrusunu “oğlak” olarak tanımlayan, Cumhuriyet’in kaç yılında ilan edildiğini bilmeyen, 1923’ten 1881 yılını çıkartmayı beceremeyen cahiller sürüsü değil misiniz?
Sizler; Türkiye’yi İHA VE SİHA teknolojisinde dünyanın ilk üçü arasına sokan damatla gurur duyacağınız yerde, onunla dalga geçme çapsızlığını sergileyen beyni süngerleşmiş harisler değil misiniz?
Sizler; emperyalizme karşı mücadele verdiği için Mustafa Kemal ve Deniz Gezmiş isimlerini “güya” rehber edinen, ancak Amerikan emperyalizmine ve Batıya uşaklık ve yalakalık yapma hususunda birbiriyle yarışan satılık köpekler değil misiniz?
Sizler; Gezi Parkı’ndaki üç tane ağacı bahane edip ortalığı savaş alanına çeviren, ancak Ege’de ormanları ateşe veren PKK militanlarına karşı sempatiyle bakan çapulcular sürüsü değil misiniz?
Sizler; İstiklal Harbi’ne katılarak canı pahasına vatan müdafaası yapan fakir Anadolu insanın; “cahil, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam” şeklinde aşağılayan, sonrasında ise bu mücadeleyi sanki kendiniz yapmış gibi bayramlarda kutlayan arsızlar değil misiniz?
Sizler; alnınız zinhar secdeye değmediği halde cami minberlerinden okunan cuma hutbelerini dahi laf söz eden, Mustafa Kemal’in Nutuk isimli kitabını bir defa dahi olsun elinize alıp okumadığınız ve içeriğini bilmediğiniz halde; “Cuma hutbelerinde Nutuk okutulmalıdır” şeklinde fikir beyan eden beyinsiz tipler değil misiniz?
Sizler var ya sizler; sizler Türk tarihinin gelmiş geçmiş en aşağılık ucubelerisiniz.
Sizler; şu koca dünyada eşine benzerine az rastlanılabilecek haris ve beş para etmez mendeburlarsınız.
Şimdi tekrar be tekrar düşünüyorum da; “Siz kim Mustafa Kemal’in askerleri olmak kim?”
Sizler kim laikliği savunmak kim?
Sizler kim Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine getirmek kim?
Sizler kim Türklük mücadelesini rehber edinmek kim?
Sizler kim “Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye” kavramlarını anlamak, anlatmak kim?
Sizler kim Milliyetçilik ve devletçilik kavramlarını özümsemek kim?
Mustafa Kemal mezarından kalkacak olsa inanın tümünüzü Kılıç Ali’ye teslim eder idam fermanınızı zevkle imzalardı.
Mustafa Kemal mezarından kalkıp kendi fotoğraf ve posterlerinin sapık ve homoseksüellerin, terör destekçisi vatan hainlerinin ellerinde taşındığını görse kahrından hızlıca mezarına geri döner, geriye de; “bunlar benden ise se ben bunlardan değilim” şeklinde mesaj bırakırdı.
Mustafa Kemal sizden bir halt olmayacağını anladığı için boşu boşuna “köylü milletin efendisidir” dememiş.
Kusura bakmayın ama sizler; “devlet, devlet adamı, millet, ulus, halk ve toplum” gibi kavramlardan bi-haber yaşayan aptallarsınız.
Sizler; ideoloji uğruna dini inançsızlık bataklığına saplanmış, ateizm ile deizm arasında gidip gelen zavallılarsınız.
Sizler; bu ülkenin gelişmesini zerre kadar arzulamayan, ülke ve toplum yararına olan hemen her yeniliğe kapalı, muhalif olmayı demokrasi ve çağdaşlık göstergesi olarak addeden ve tüm bunları Kemalizm adına yapan, okumayan, düşünmeyen ve mantık yürütemeyen amiplersiniz.
Sizler; özgürlükten dem vurup, insanların sakalı ve başörtüsüyle uğraşan ikiyüzlü riyakârlarsınız.
Yazımın başında da dediğim gibi; Sizler bu kafa yapısı ve anlayışla Mustafa Kemal’in değil askeri olmak, Mustafa Kemal’in itinin pisliği bile olamazsınız.
Ama yine de sizi tebrik etmek lazım. Hemen her durumda Mustafa Kemal edebiyatı yapıp, bunu şahsi menfaatlerinizi temin için kullanabiliyorsunuz.
Dr. Mehmet Hakan Sağlam
Hocam
Ağzınıza sağlık
Hocam yazılarınızla bizlere ışık tutuyorsunuz. Ben medyanın yanlı-yansız her türlüsünü takip ediyorum. Sizin gibi objektif yazan az kaldı. Ülkemizin düze çıkmasında önemli rollerden biride elinde kalem olanlar. Keşke herkese kalem vermeseler ki sizin gibi usta kalemlerin farkı ortaya çıksın. Başarılarınızın devamını dilerim.
Bravo hocam eline diline sağlık hepsine tamamıyla katılıyorum bizlerin hislerine düşüncelerine tercüman olmuşsunuz hepside içimizden geçen ama dillendiremedigimiz cümleler Allah razı olsun rabbim kaleminize güç versin