KOOPERATİF VE ÜSTBİRLİK YÖNETİMLERİNİN GÖREVDEN ALINMASI NOKTASINDA KOOPERATİFLER YASASININ VE BAKANLIĞIN YETERSİZLİĞİ, Düzenleyen: GAZİ ÜNİVERSİTESİ KOOPERATİFÇİLİK ARAŞTIRMA ve UYGULAMA MERKEZİ 2007 ULUSAL KOOPERATİFÇİLİK SEMPOZYUMU, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Mimar Kemalettin Salonu, Ankara, 25-26 Mayıs 2007.
SEMPOZYUM BİLDİRİSİ
KOOPERATİF VE ÜSTBİRLİK YÖNETİMLERİNİN GÖREVDEN ALINMASI NOKTASINDA KOOPERATİFLER YASASININ VE BAKANLIĞIN YETERSİZLİĞİ
Mehmet Hakan SAĞLAM
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu
Bankacılık Programı Öğretim Üyesi
- GİRİŞ
Yapı kooperatifleri ve bunların üst örgütlenmesi durumundaki Kooperatif Birliklerinin rolü ve önemi tartışılamaz. Türk ekonomisinde oldukça önemli bir yere sahip olan Kooperatifler ve Kooperatif Üst Birlikleri, Türkiye’nin hemen her bölgesinde değişik sektörlerde faaliyet göstermektedir. Sanayi, tarım ve inşaat kooperatiflerinin çok başarılı örneklerine rastlamışsınızdır. İstanbul, İzmir, Ankara, Kayseri, Gaziantep gibi birçok şehrimizde kooperatifçilik sayesinde oluşmuş yüzlerce hatta binlerce ekonomik yapılanma mevcuttur.
Türk ekonomisinde bu kadar büyük bir paya sahip olan kooperatif ve kooperatif üst birliklerinin maalesef dile getirdikleri halde bir türlü çözümleyemedikleri birçok sorunları bulunmaktadır. Sektörel anlamda farklı sorunlar yaşasalar da hemen her yapılanmanın benzer sıkıntılarla karşı karşıya olduğu bir gerçektir. İstanbul ili Büyükçekmece ilçesi Bahçeşehir Belediyesi sınırları dahilinde faaliyet gösteren S.S. Esenkent Boğazköy Konut Yapı Kooperatifleri Birliği, bünyesinde 125 kooperatif ve bu kooperatiflere üye 5800 aileyi barındıran çok büyük bir toplu konut projesidir.
Üyeleri arasında toplumun hemen her kesiminden birçok insanın yer aldığı bu projede mimar ve mühendislerden doktor ve eczacılara, öğretim üyelerinden basın mensuplarına kadar bir çok sivil toplum örgütünün yer aldığı örnek bir yapılanmaya gidilmiş, devletten ve yerel yönetimlerden tek kuruş alınmaksızın koca bir kent inşa edilmiştir.
1994 yılında ilk temelleri atılan Boğazköy Toplu Konut Projesi 2,200,000 metrekare büyüklüğündeki bir arazi üzerinde yer almaktadır. Esenkent Boğazköy Konut Yapı Kooperatifleri Birliği’nin 3 yıl yönetim kurulu üyeliğini yapan ve bu projenin karşılaştığı sorunları birebir yaşayan bir kişi olarak karşılaşılan bazı sıkıntıları sizlere aktarmak istiyorum.
İnsanlar bir araya geliyor kooperatif kuruyor, daha sonra kooperatifler bir araya gelip Üstbirlik oluşturuyor. Üstbirlik yapılanmasına neden gidiliyor? Planlama ve organizasyon çalışmaları ile altyapı ve üstyapı çalışmalarında birlikteliği sağlamak, kooperatiflerin tek tek yapamayacağı yol, su ve elektrik gibi temel altyapı çalışmalarını tek bir çatı altında yürütmek için. Buraya kadar her şey normal. 1163 sayılı Kooperatifler Yasası’nın tarif ettiği şekilde üstbirliklerin tüm organları eksiksiz olarak oluşturuluyor. Yönetim ve Denetim Kurulları ve gereken durumlarda Danışma Kurulları seçiliyor.
- YÖNETİM VE DENETİMLER ÜZERİNDE BAKANLIĞIN YETERSİZLİĞİ
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nda çok ciddi eksiklikler bulunmaktadır. 2004 yılından sonra Boğazköy Kooperatifler Birliği bünyesinde çok ciddi zimmet suçları işlenmiş ve bunlar adli makamlara intikal etmiştir. Zimmete konu miktar yaklaşık 14 milyon dolar civarında olup, suçun cinsi ise ihtilasen zimmettir. Yani resmi evrak ve belgelerde sahtecilik yoluyla zimmet suçunu işlemek. 5 kişilik yönetim kurulu ve 3 kişilik denetim kurulunun tamamı aynı suçlardan yargılanıyor. Birliğe üye kooperatiflerden bazıları yönetim ve denetim kurulunun görevden alınması için Sanayi Bakanlığına başvuruda bulunuyor, ancak yasa buna elvermediği için hiçbir şey yapılamıyor ve 14 milyon dolar zimmetten yargılanan şahıslar halen görevlerine devam ediyor. Çünkü yasa Sanayi Bakanlığına denetim yetkisini vermiş ama kayyum atama yetkisini vermemiş. Bir kooperatifi veya üstbirliği Sanayi Bakanlığına şikayet edebiliyorsunuz. Bakanlık şikayet konusu kooperatifin defter ve belgelerini denetim yetkisi kapsamında inceleyebiliyor.Herhangi bir suç unsuruna rastlayan Bakanlık müfettişlerinin ve dolayısıyla Bakanlığın yapacağı tek şey usülsüzlük hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmak. Savcılık ne yapıyor? Fezlekeyi hazırlayıp ilgili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama sürecini başlatıyor. Peki Ağır Ceza’da yargılanan şahısların en azından kızağa alınmasını sağlamak amacıyla görevden alınıp kayyum atanması gerekmez mi? Yapılamıyor. Çünkü suç işledikleri yargı kararıyla kesinleşinceye kadar Bakanlığın böyle bir şey yapma yetkisi yok. Her türlü defter ve belgeleri değiştirme ve yok etme imkanına sahip kişilerin, zimmet suçu işledikleri kurumu yönetmeleri ne derece ahlaki ve etik? Bu konunun acilen ele alınıp ceza yasasında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
- KOOPERATİF DELEGELERİNİN BİRLİK GENEL KURULLARINDAKİ YETKİLERİ
Peki bu sorunu başka bir şekilde by-pass etmek mümkün değil midir? Tabi ki mümkün. Bunu yapacak organ ise hiç şüphesiz Birliğin bizzat kendi genel kuruludur. Üstbirliğin genel kurullarına katılıp Yönetim ve Denetim kurulunu seçen ve ibra eden delegasyonun görev ve sorumlulukları konusunda da çok ciddi kanuni düzenlemelere gereksinim duyulmaktadır. Hepimizin de bildiği gibi kooperatifler kendi genel kurullarınca seçilen yönetim kurullarınca idare edilmektedir. Ancak üstbirliğe bağlı kooperatiflerin genel kurullarında yönetim kuruluna ilave olarak Üstbirlik toplantılarına katılmak ve Kooperatif ile Üstbirlik arasındaki ilişkileri yürütmek amacıyla bir de delege seçimi yapılmaktadır. Bu delege kooperatif yöneticilerinden birisi olabildiği gibi yönetim kurulu üyeleri dışında kalan herhangi bir üye de olabilmektedir. 1163 sayılı yasa, kooperatif delegelerinin seçimiyle ilgili herhangi bir düzenleme yapmadığı gibi herhangi bir görev tanımlaması da yapmamıştır.
Şimdi bu konuyu biraz açalım. Ortaklarını konut sahibi edindirmek amacıyla arsa satın almayı düşünen bir kooperatif, arsa satın alabilmek için mutlaka genel kurul yapmalı, azami arsa satın alma fiyatını belirlemeli ve arsa alımını gerçekleştirmek için yönetim kuruluna yetki vermelidir. Aksi takdirde ilgili tapu dairesi yetkisi olmadığından mülkiyet edinim talebini yerine getirmeyecektir. Önceden kooperatif adına satın alınan bir arsanın satışı içinde aynı işlemin yapılması gerekmektedir. Fakat kendisine hiçbir yetki verilmeyen Birlik delegeleri bakınız şu aşamada neler yapabilmektedir;
- Birlik genel kuruluna kendi kooperatifini temsilen katılan bir delege arsa satın alma fiyatını istediği şekilde belirleyebilmekte,
- Birliği borç ve taahhüt altına sokabilecek yetkileri Üstbirlik yöneticilerine verebilmekte,
- Üstbirlik adına kayıtlı bir gayrimenkulü değerinin çok altında bir bedelle satma hususunda Üstbirlik yöneticilerine yetki verebilmekte,
- Zimmet suçu işleyen bir yönetimin görevde kalması konusunda israrcı olabilmektedir.
Yukarıda sıralanan risklerin maalesef tamamı gerçekleşmiştir. Herhangi bir yetkisi olmayan kooperatif delegeleri, Üstbirlik tarafından 5 milyon dolar para harcanarak inşa edilen 7000 metrekare kapalı alana sahip sosyal tesis binasını 1 YTL bedelle Belediye’ye satma hususunda yönetime yetki vermiş ve Üstbirlik yönetimi de genel kuruldan aldığı yetkiye dayanarak sözkonusu binayı ilgili Belediye’ye 1 YTL’den devir etmiştir.
Şimdi ne oluyor? Kooperatifler tarafından bizzat kendi delegeleri aleyhinde görevini kötüye kullanmaktan birer ikişer dava açılıyor. Savcılar ve hakimler ne yönde karar verecek? İşte o da belli değil, çünkü kanun koyucu bu konuda herhangi bir düzenleme yapmamış.
- MÜLKİYET SORUNLARI
Arsa ve mülkiyet sorunları gerek kooperatifler gerekse birlikler açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Boğazköy’de toplam 125 kooperatif ve bu kooperatiflere ortak 5800 üye bulunuyor. 1800 villa, 4000 daire inşa edilmiş vaziyette. 2200 dönümlük bir arazide Üstbirlik tarafından yapılması gereken işleri sadece ana kalemler itibarıyla sıralamak gerekirse rakamlar normal ölçütteki bir belediye açısından dahi ürkütücü: 19 kilometre PTT hattı, 27 kilometre kanalizasyon hattı, 19 kilometre yağmursuyu hattı, 21 kilometre sulama suyu hattı, 23 kilometre derin zemin drenaj hattı, 35 kilometre temiz su içme hattı, 90 kilometre elektrik yer altı şebekesi hattı, 25 Adet Trafo binası, 286 adet enerji dağıtım kutusu, 1200 adet elektrik direği, 5800 konutun tek merkezden ısınmasına imkan tanıyan 94 kilometrelik kızgınsu hattı, 32 kilometre asfalt yol, 50 kilometre kaldırım ve yürüyüş yolu, 11 adet çocuk parkı, yaklaşık 486000 metrekare büyüklüğünde rekreasyon alanı, 1 ilköğretim, 1 Ticaret Lisesi, 3 Kreş, 3 ticaret merkezi, 1 sağlık ocağı. Peki bu kadar iş hangi parayla nasıl ve ne şekilde yapılacak? Daha da önemlisi her şeyin başı niteliğindeki 2.2 milyon metrekare büyüklüğündeki arsa nasıl temin edilecek?
Arsa temininden başlayalım. İstanbul da veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde 2.2 milyon metrekare büyüklüğündeki bir araziyi gerek devletten gerekse özel şahıslardan tek kalemde satın almak pek mümkün değil. Yaklaşık 1200 hissedarla tek tek görüşülüp arsalar satın alınıyor. Şu anda satın alınmayan arsa miktarı sadece 17 dönüm. Ancak bu 17 dönüm küçük hisseler halinde bazı imar adalarına dağılmış ve üzerindeki inşaatlar şu an tamamlanmış durumda. Bu şu anlama geliyor: Siz paranızı verip bir kooperatife üye olmuşsunuz, kooperatifiniz de bir Üstbirliğe üye olmuş, Üstbirlik kooperatifinize arsa tahsisi yapmış ve elinize uygulama projenizi verip “haydi başlayın” demiş. Siz mülkiyetin tamamının Üstbirlikte olduğunu zannediyorsunuz, ancak size tahsis edilen alanda henüz satın alınmamış durumda şahıs hissesi bulunuyor. Peki mülkiyetin tamamı Üstbirliğe ait değil ise Belediye nasıl inşaat ruhsatı vermiş? Bu da ayrı bir sorun.
- YEREL YÖNETİMLERİN KOOPERATİFLERE YAKLAŞIMI
Kooperatif ve Kooperatif Birliklerinin karşılaştığı bir diğer önemli sorun; Belediyeler. Şehircilik anlamında planlı ve düzgün bir kent inşa etmenin ilk koşulu Belediyelerin kesinlikle bu oluşumlara destek vermesi. Ama bu mümkün mü? Tabi ki hayır. Çünkü neredeyse her belediye, kooperatiflere ve üstbirliklere adeta bir para kaynağı ve örtülü ödenek gözüyle bakmaktadır.
Boğazköy de tüm altyapı ve üstyapı projeleri Üstbirlik tarafından yapılmış ve ilgili resmi kurumların onayını takiben uygulamaya geçilmiştir. Birlik bütçesi hakkında kabaca bazı rakamların telafuz edilmesi olayın büyüklüğünü daha net şekilde ortaya koyacaktır. Arsa alımlarına yaklaşık 15 milyon dolar, alt ve üstyapı projelerine 12 milyon dolar, kanalizasyon şebekesine 11 milyon dolar, elektrik altyapı ve trafolarına 12 milyon dolar, içme suyu şebekesine 5 milyon dolar, yol ve hafriyat çalışmalarına 25 milyon dolar, kızgınsu şebekesine 7 milyon dolar, sosyal tesis yapılarına 5 milyon dolar civarında para harcanmıştır.
Üstbirlik ve Belediye ilişkilerinin gerilmesi veya bozulması çok ciddi sorunlara sebebiyet verebiliyor. Örneğin ruhsatlarınızın uzatılmaması, emlak vergi rayiçlerinin haksız şekilde arttırılması, iskan izninizin verilmemesi, hatta arsa paylı kat irtifaklarının kurulması sırasında gereken mimari proje tasdiklerinin yapılmaması bile sizin tapu almanızı engelleyebiliyor.
Boğazköy Kooperatifler Birliği, devletin tek bir kuruşuna el vurmadan yukarıda sayılan tüm bu işleri tamamen otofinansman yöntemiyle ortaya çıkarmıştır. Kendi bölgelerindeki yol ve sokaklarda 100-150 metre uzunluğundaki kaldırım taşlarını dahi döşemekte zorlanan yerel yönetimlerin, devletten aldıkları paralarla yukarıda sayılan işleri bu kadar sürede yapabilmeleri mümkün değildir.
- KOOPERATİFLERİN FİNANSMAN SORUNLARI
1994 yılından 2002 yılına kadar birçok olumsuzluğun üst üste yaşandığı ülkemizde 5800 ailenin ucuz, kaliteli ve yaşanabilir bir konut sahibi olması hedeflenmiş, ancak 1999 Marmara Depremi, Birlik çalışmalarını önemli derecede etkilediği gibi üyelerin aidat ödentilerini yapamaması üzerine tüm altyapı faaliyetlerini de durma noktasına getirmiştir. Sistemin tekrardan harekete geçirilmesi gerekiyordu ancak bankaların kapısı zaten bu yapılanmalara kapalıydı.
Finansman sorunu Türkiye’de kooperatifçilik yapılanmasının önündeki en önemli problemdir. Büyük ticari kuruluşların hatta çok büyük KOBİ’lerin bile kredi temini konusunda zorlandığı ülkemiz de Kooperatiflerin kredi alması neredeyse imkansız gibi bir şeydir. Hele hele Basel II kriterleri doğrultusunda yeniden yapılanmak zorunda kalan bankaların bu aşamadan sonra Kooperatiflere ve Kooperatif Üstbirliklerine kredi vermesi neredeyse imkansızdır. Buna engel olan durum ise 1163 sayılı kooperatifler yasasının “sınırlı sorumluluk” ilkesinden kaynaklanmaktadır. Boğazköy’ü harekete geçirmek amacıyla Anadolubank ve Dışbank’tan Türkiye’de bir ilk niteliğinde “Bireysel Altyapı Tamamlama Destek Kredisi” çıkartılmış, 20 Milyon dolar tutarındaki bu krediden toplam 4300 aile yararlandırılmıştır. Kefilsiz kefaletsiz olarak çıkartılan bu kredi Türkiye şartlarında kooperatiflere ve kooperatif birliklerine en uygun kredi özelliğini taşımaktadır. Bu kredinin temin edilmesi sırasında Üstbirlik elindeki tapu silahını kullanmış ve bankalara karşı yazılı bir taahhütte bulunmuştur. Taahhüt; “kredi alan kişilerin borçları ödeninceye değin Birlik tarafından kooperatiflere tapuları verilmeyecektir” şeklindeki bir garantiyi içermekteydi.
- VERGİLENDİRME VE KDV MUAFİYETİ
Birliklerin en önemli sorunlarından bir diğeri altyapı ihaleleri sırasında yıllara sarih işlerden dolayı müteahhit firmalara ödenen fiyat farkları ve eskalasyonlardır. Tüzel kişiliğe sahip bir kurum olarak Ocak ayında bir işi yaptırmaya karar veriyorsunuz ve ihale hazırlıklarına başlıyorsunuz. Ön keşif çalışmalarını yapıyorsunuz. Bu işler nereden bakarsanız bakın 2 ay sürüyor. Yaptıracağınız işin bedeli 100 lira. Sözkonusu işi en iyi ihtimalle Nisan ayı başlarında ihale ettiğinizi düşünelim. Daha sonra Birliğin ödeme imkanlarının elverdiği ölçüde inşaatı yaptırmaya başlıyorsunuz. Elinizdeki kaynak sınırlı. 5800 üyenin neredeyse tamamı orta gelir grubunun ya bir dilim altında ya bir dilim üstünde. Aldıkları maaş belli, kooperatiflerine ödeyecekleri aidat belli. Aynı şekilde Birliğe bağlı kooperatiflerin üyelerinden aldıkları para ortada. Birlik olarak kooperatiflerden ay be ay para topluyorsunuz. Bu arada yerkürenin en oynak ve en dengesiz ekonomisinde yaşadığınızı aklınızdan bir an olsun çıkartamıyorsunuz. Türkiye’de iş yapan bir kurum olarak bir yıllık, iki yıllık projeksiyon yapma şansınız hiç ama hiç yok. 5 Nisan Krizi, Asya Krizi, Rusya Krizi, Marmara Depremi, Türk Lirasının Devalüe edilmesi ve New York da ikiz kulelere uçak saldırısı düzenlenmesi gibi Türk ve Dünya ekonomisini derinden sarsan krizlere her an hazırlıklı olmak zorundasınız. Düzensiz tahsilat ve buna bağlı olarak düzensiz ödemelerden dolayı müteahhit firmalara fiyat farkı vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu aşamada Sanayi Bakanlığı müfettişleri kooperatif ve birlik yöneticilerine soruyor: “Niçin fiyat farkı veriyorsunuz?” Vermeyip ne yapacaksınız. Bugün İstanbul’daki hemen her mahkeme de fiyat farkı verdiği için yargılanan binlerce kooperatif yöneticisi bulunmaktadır.
Kooperatiflerin yaşadığı bir diğer sorun ise vergilendirmedir. Kooperatiflerce yaptırılan inşaat işlerinin KDV muafiyetinden yararlanması için defterdarlıklarca verilen matbu mukteza yazılarının ilk paragrafı ile son paragrafı tutarsızlık göstermektedir. Mukteza yazıları ile bazı firmalar kooperatiflere KDV’siz fatura keserken bazıları kesmemektedir. İnşaat yapım işlerinin müteahhit firmalara ihale edilmesi durumunda KDV muafiyetinin uygulanacağı açıklaması ise fiiliyatta müteahhit firmalar ile kooperatifleri karşı karşıya getirmektedir. Benzer şekilde kooperatiflerin Kurumlar Vergisine tabi olmaması, bazı inşaat firmalarının kooperatifleri ticari işlemlerinde araç olarak kullanıp vergi kaçakçılığı yapmalarına neden olmaktadır. Kooperatif adı altında faaliyet gösterip 300-400 bin dolara 250-300 metrekare büyüklüğünde villa inşa eden ve kooperatif olduğu için tek kuruş vergi vermeyen binlerce kooperatif! bulunmaktadır.
- SONUÇ
Birliklerin yaşadığı bir diğer önemli sorun ise hiç şüphesiz profesyonel yönetim eksikliğidir. İstanbul’daki büyük kooperatif projelerine bakalım. Esenkent, Boğazköy, Onurkent, Tepekent, Beykent ve daha diğerleri. Bunların hepsinde de aynı sorun karşımıza çıkmaktadır.
Adam kayırma, usülsüz ihale yapma, ihaleye fesat karıştırma, zimmete para geçirme gibi asli suçlar bir yana, 1163 Sayılı Kooperatifler Yasası’nda açıkça tarif edilen “birinci derece yakınlarıyla iş yapma” yasağına dahi riayet edilmeyen bir ortamda, Kooperatif ve Birlik yöneticilerinin bu davranışları sisteme duyulan güveni azaltmakta, zaten derin yara almış olan kooperatifçiliğin tümden gözden düşmesine neden olmaktadır. Temlik, irtifak, tevhid, ifraz gibi kavramlardan habersiz kooperatif yöneticilerinin eğitilmesi bu anlamda çok önem taşımaktadır. Üniversitelerce, kooperatif ve kooperatif üstbirliklerinde istihdam edilecek profesyonel yönetici ve ara elemanların yetiştirilmesi gerekmektedir.