Article 246 – 22.03.2019
Hiç abartıya gerek yok. Türkiye’nin beka meselesi niçin olsun ki kardeşim. Nasıl olsa Türkiye olarak Pasifik Okyanusu’nun tam ortasında dört tarafı denizlerle çevrili, etrafında köpek balıklarının fink attığı ve en uzak komşusunun 5000 kilometre uzakta olduğu bir coğrafya da yaşıyoruz. Ne uçan girebilir, ne de kaçan.
Dedim ya ne bekası kardeşim. Beka dediğin dört harfli bir kelime. Tutturmuşsun beka da beka. Halbuki rahat olacaksın, “gelene ağam gidene paşam” diyeceksin. Namusuna da dokunsalar, ülkeni elinden de alsalar asla tınmayacaksın. Beka için huzurunu bozmaya gerek yok ki. Bu ülke ha senin olmuş, ha başkasının. Ne fark eder ki?
İstanbul Türkiye’den kopartılıp tıpkı Vatikan gibi Ortadoks dünyasının başkenti olsa ne olur ki? Olursa olsun. Ne de olsa bunun bekayla mekayla alakası yok. Hem halis muhlis Avrupalı olur gideriz böylelikle. 28 yıldızlı Avrupa Birliği pasaportumuz olur, gümrüklerden elimizi kolumuzu sallaya sallaya geçer, havalimanlarında Avrupa Birliği vatandaşlarının kuyruğuna girer, “gereksiz ülke” vatandaşları gibi saatlerce beklemeyiz. Beka diye diretmeyince ne güzel kazanımlar elde ediyoruz gördün mü Sayın Başkan.
Mesela Türkiye’nin doğusunda ve güneyinde Kürdistan, ortasında Alevistan kurulsa ne kaybederiz ki? Demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, laiklik, barış ve kardeşlik denilen kavramlar tam da bunu ifade etmiyor mu zaten! Hem toprak dediğin nedir ki? PKK ve DHKP-C gibi örgütler bir günde silah bırakır herkes kendi devletinde güllük gülistanlık yaşar. Adana, Mersin, Hatay, Antep, Kilis, Urfa, Maraş, Diyarbakır, Mardin, Hakkari, Şırnak ben de olsa ne olur, Kürtlere geçse ne olur?
Ne gerek var bir avuç toprak için yırtınmaya. Ha benim olmuş ha başkalarının. O topraklarda Türk bayrağı dalgalansa ne olur, Kürdistan veya Amerikan veya İngiliz bayrağı dalgalansa ne olur! Beka beka diyerek milleti korkutuyorsun ama yüreğin geniş olunca bak gör ortada ne terör kalıyor ne de çatışma, ne kan akıyor ne de gözyaşı.
Hem Fetullah Gülen denilen Peygamber yarısı da! zaten 15 Temmuz darbesi sırasında; “Haçlının ülkenizi işgal etmesi, çok tehlikeli değildir; çünkü sizin ve onların arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar, sizin kadınlarınıza kızlarınıza ilişmezler, mâbedinize ilişmezler; ilişmemiş Haçlılar.” diye peşinen söylememiş miydi? Söylemişti. Hoca böyle söylediğine göre korkmaya ne gerek var ki!
Sen bazı şeyleri anlamıyorsun Sayın Başkan. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin tarih sahnesinden silinip soğuk savaşın sona erdiği 1991 yılından beri Ortadoğu ve İslam coğrafyasında katledilen yaklaşık 10 milyon Müslüman’ı Hristiyan haçlılar değil Uzaylılar öldürmedi mi? Yahudilerin bir tane bile Filistinliyi öldürdüğünü gördün mü hiç? Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de milyonlarca insanın ölümüne Batılılar asla sebep olmadı ki! Batı dünyası demokrasiye, insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına son derece riayet eder lütfen artık bunu anla!
Suriye’nin kuzeyinde Afrın’da, Cerablus’ta, İdlib’te, El-Bab’ta kaç tane şehit verdik. Derdimiz neydi kardeşim? Kürtler o bölgeleri ele geçirip bir terör koridoru oluşturacak endişesiyle bu kadar şehit vermeye ne gerek vardı ki? Oralar zaten bizim değil ki. Bölünürse Suriye’nin toprağı bölünür, bize ne oluyor ki?
Tutturmuşsun “Mavi Vatan, Ege, Akdeniz, denizler, okyanuslar” diye o cephelerde de ortamı gerip duruyorsun. Bırak kardeşim bu emperyal ağızları. Ege ve Akdeniz’in hidro karbon yataklarından sana ne ki? Bırak bu işlerden Kıbrıslılar, Yunanlılar, İsrailliler, Mısırlılar para kazansın. Sen nasılsa her yıl 60-65 milyar dolar para harcayıp oradan buradan petrol ve doğalgaz satın alabiliyorsun. Zenginliğinin keyfini yaşa.
Mursi’yi indirdi diye Sisi’ye, Filistinlileri katlediyor diye Netanyahu’ya, Arap ve Türkmenleri öldürüyor diye Beşar Esad’a, Kürdistan devletini kurdular diye Barzani’ye, Ege adalarına bayrak dikiyorlar diye Yunanlılara atar yapıyorsun da ne oluyor? Bırak kardeşim millete bağırıp çağırmayı, biraz rahat ol. Kim ne yaparsa yapsın sana ne. Ege adalarını vakti zamanında Yunanlılara zaten peşkeş çekmemiş miyiz, üç beş tane kaya parçasını onlara vermenin ne zararı olabilir ki. Komşularımızla kötü olmanın ne alemi var.
Katar’dan Sevakin’e, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Somali’ye Sudan’dan Azerbaycan’a kadar askeri üsler açıp ülkenin milyarlarca lirasını heba ediyorsun. Ne işimiz var bizim oralarda. Bırak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Katar’ı işgal etsin, İran’a Amerikalılar çöksün, Suudi Arabistan beşe bölünsün, Mekke ve Medine Hristiyan askerlerinin postalları altında çiğnensin. Kızıldeniz ve Basra körfezinin bekçiliğinden bize ne oluyor ki?
“Dünya beşten büyüktür” diyerek Batılılara, “One Minute” diyerek İsrail’e kafa tuttun. Tutmasına tuttun da kadim dostlarımızla kötü olmaya ne gerek vardı? Venezuela’nın Maduro’sunu dünya sırtını çevirirken, ona sahip çıkmakta ne oluyor? Kabadayı mısın sen? Biraz light, yumuşak başlı, munis, sakin, aşırı derecede kibar ol. Emperyalistlere karşı direnme, ne istiyorlarsa “tamam” de gitsin. Ortamı germenin kimseye faydası yok ki.
PKK ve YPG mensuplarıyla görüştüğü, üç yıl içinde 1360 defa Suruç’a gittiği ve ajanlık yaptığı için Amerikalı Rahip Bronson’u içeri attın ama hem doları hem de patlıcan, soğan ve patates fiyatlarını patlattın.
Toplum refahı çok önemli Sayın Başkan. Yum gözlerini, tıka kulaklarını kim nerede dolaşırsa dolaşsın, ne konuşursa konuşsun. Ajanmış teröristmiş bize ne. Yeter ki patatesin soğanın fiyatı yükselmesin. Ne de olsa patates ve soğansız kalmak devletsiz kalmaktan daha kötü bir şey!
Taksim’de göstericiler ezanı ıslıkladı diye millete vurdun da vurdun ama Anayasa’nın 26’ıncı maddesinden bi-habersin Sayın Başkan. “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” demiyor mu Anayasa. Niçin karşı çıkıyorsun o zaman? Bırak isteyen ezanı ıslıklasın, isteyen müezzin dövsün, isteyen camiye girip içki içsin. Sana ne? Hoşgörülü olmak lazım vesselam.
Sisi gibi Batılılara yalakalık yapsan, Suudiler gibi ABD’nin her istediğini yerine getirsen, Filistinlilerin, Myanmarlı Müslümanların haklarını korumasan, mazlum durumdaki Afrikalıların seslerine kulak vermesen, savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan 4 milyon Suriyeli’ye sahip çıkmasan balından yenmez olursun ama yapacak birşey yok senin de huyun böyle.
Bak ciddi söylüyorum bu beka inadın devam ettiği sürece patates soğan yiyemez hale geleceğiz.
Kim ne istiyorsa veriver de refaha erelim Sayın Başkan.
Ver toprağı, bırak Apo’yu, tanı Kürdistan’ı, vazgeç adalardan, durdur nükleer santral inşaatlarını, kapat yeni havalimanını, çevir Ayasofya’yı kiliseye, süt dökmüş kedi gibi Batılı liderlerin önünde el pençe divan dur, teslim et devleti FETÖ’ye de rahat edelim artık!
Beka meka çok önemli değil…
Dr. Mehmet Hakan Sağlam