(Article 179-29.06.2017)
Daha önce hiç duymadınız değil mi?
Daha bu ne ki?
Şeyh Sait’i bir kalkışma başlatması hususunda ikna eden de Mustafa Kemal’di.
“Mustafa Kemal’in askerleri” diye bir şey zaten yoktu. Onların tamamı İngiliz ve Yunanlılardan oluşan yabancı milis ve ajanlardı.
O yıllarda henüz Birleşmiş Milletler yoktu. Zaten Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet de henüz kurulmamıştı. 1920’de kurulan Cemiyet-i Akvam bu görevi ifa etmekteydi.
Osmanlı Devleti ile Türkiye Devleti arasında bir yerde duruyorduk. Şimdiki Suriye’yi düşünün; bir tarafta resmi Suriye Devleti var diğer yanda Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) tarzı yapılanmalar. İşte Mustafa Kemal’in yönettiği yapı şimdiki ÖSO benzeri bir gruplanmaydı.
Hatta Mustafa Kemal arada bir Cemiyet-i Akvam’a (Milletler Cemiyeti) çağrıda bulunup: “Osmanlı padişahının tahttan ineceği falan yok, İstanbul’u işgal edip Saray’a müdahale edin ki ben Türkiye’yi kurayım ve istediklerinizi size vereyim” diyordu.
Daha da önemlisi Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı esnasında emri altındaki kişilere yanlış talimatlar verip 254 bin Mehmetçiği ölüme sürükleyerek, Osmanlı’nın tarih sahnesinden hızla silinmesini de arzulamıştı.
Hatta 623 yıllık Osmanlı devletinin çöküşünü çabuklaştırmak amacıyla 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı başlatan da Mustafa Kemal’in kendisiydi! Gerçi o yıllarda Mustafa Kemal doğmamıştı ama önemli değil.
Bazı şeyleri Mustafa Kemal’e yakıştıramıyorsunuz değil mi?
Peki onun kurduğu CHP’ye ve bu partiyle bağı bulunan kişilere benzer şeyleri yakıştırabiliyor musunuz?
Yukarıda Mustafa Kemal ile ilgili olarak söylediklerim tabi ki doğru değil. Ancak Mustafa Kemal’in CHP’si ve onun askerleri olmakla övünen CHP’lilerin tamamı bu tür ihanetleri rahatlıkla sergiliyor. Hem de hiç utanıp sıkılmadan.
Erdoğan’ı iktidardan indirebilmek için; bünyelerinde doğuştan var olan “darbecilik” genini her daim kullanmak, Türkiye’ye müdahale etmek için NATO’ya ve AB ülkelerine çağrı yapmak, HDP başta olmak üzere ayrılıkçı partilere kol kanat germek, DHKP-C, PKK ve FETÖ’ye sahip çıkmak, devletin asker ve polisine kurşun sıkıp, gasp, soygun ve adam kaçırma dahil hemen her suçu işleyen Deniz Gezmiş gibi bir teröristle övünmek, Gezi Olayları esnasında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin neredeyse tüm şehirlerinde vandallığın en vahşi ve ahlaksız örneklerini sergileyen vatan hainlerini “alınlarından öpmek”, Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlara şikayet etmek, seçimlere gölge düşürmek, orduya darbe çağrısı yapmak, mahkemelere baskı yapmak, hakim ve savcılara iftira atmak, 15 Temmuz darbesinde bu ülkenin geleceği için şehit olan 250 vatan evladını Saray’ın militanları gibi göstermek, bu darbenin bir komplo olduğunu ileri sürmek, teröristlere destek veren vatan haini medya mensuplarını ve akademisyenleri kollayıp gözetlemek, devletin gizli sırlarını ifşa ettiği ayan beyan belli olan bir milletvekili için halkı isyana teşvik etmek ve daha neler neler…
Mustafa Kemal iyi ki 1938’de öldü ve bu günleri görmedi.
Mustafa Kemal, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye sokaklarda nara atan ve kentleri ateşe verip hemen her türlü pisliği sergileyen bu yandaşlarını görseydi ne yapardı acaba?
Bence ilk iş olarak İstiklal Mahkemeleri’nin meşhur başkanı Kılıç Ali’yi yanına çağırır ve şu talimatları verirdi;
“CHP’nin tüm il, ilçe ve belde teşkilat yöneticileri tutuklanıp, idam edilsin.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye ortalıkta dolaşan ne kadar terörist, hain, ajan, sahtekar ve düzenbaz varsa, temyiz hakları olmaksızın tutuklanıp idam edilsin.
CHP’nin tüm mal varlığı Hazine’ye intikal ettirilip kapatılsın.
FETÖ mensubu ne kadar devlet memuru, sivil vatandaş, asker, polis, hakim, savcı, avukat, gazeteci, akademisyen varsa malları müsadere edilerek ve temyiz hakları olmaksızın tutuklanıp idam edilsin, aileleri de sürgün edilsin.”
Mustafa Kemal bu devleti, aldığı radikal kararlarla kurdu ve asla arkasına dönüp bakmadı. Yaptıklarından herhangi bir pişmanlıkta duymadı.
“Demokrasi” diye ortalık yerde yırtınıp duran ve Ankara Kızılay’dan İstanbul Maltepe’ye yürüyüşe geçenler, Mustafa Kemal döneminde böyle bir işe girişmiş olsalardı, bırakın Bolu’yu İzmit’i, Ankara’nın Yenimahalle ilçesini bile göremezlerdi.
Neyse…
Allah var gam yok. Devlet ne yapacağını bilir.
Dr. Mehmet Hakan SAĞLAM
Sayın Mehmet Hakan Sağlam,
yazınızdan anlaşılıyorki siz bir demokrasi hayranısınız.
ve de iyi bir Atatürk aşığısınız. Sizleri tebrik ediyorum,
var olun sağ olun,
Peki Hocam,
bu iktidarın Atatürk ile ilgili yaptıklarını nereye koyacağız,
size göre hiçbir şey yapmamışlardır. Sizden ricam lütfen Tunceli Milletvekili Rahmetli Kamer Genç’in
mecliste Fetö bir terör örgütüdür, iktadar olarak gereğini yapmazsanız gelecekteki olaylardan siz sorumlusunuz sözleri üzerine Bugünde bakanlık yapan adalet bakanının rahmetliye verdiği cevaba ne diyeceksiniz.
Bu ülkeyi yönetenler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yargılamak istiyoruz derlerse siz buna karşı hangi yazıları
yazacaksınız merak ediyorum
Sizce bugünkü iktidarın Fetö örgütüne hiç bir desteği olmamış mıdır ?
olmamış diyorsanız, amennah.
Siz yolunuza halk yoluna….